
Fidan aşılama nedir, nasıl ve ne zaman yapılır?
Genaratif ve vegetatif ya da başka bir söylemle eşeyli ya da eşeysiz üreme bahçe bitkilerinde çoğaltmanın iki ana yoludur. Eşeysiz çoğaltım aşıyla, çelikle, daldırmayla ve doku kültürüyle yapılıyor. Bu eşeysiz çoğaltım yollarından biri aşılama. Köklü bir ağaç ya da o ağacın bir dalı üzerine aynı cinsten ya da aileden, ama daha genç ve daha üstün nitelikleri olan bir başka ağaç parçasını ekleme işlemine aşılama deniyor. Aslında bir anlamda bitkilere uygulanan cerrahi bir işlem aşılama. Şöyle ki, bir canlının içinde yaşayıp, büyüyecek bir canlılık materyali, bir yaşam formunu düşünelim. Bunu diğer bir canlının içine verdiğiniz zaman, aynı büyümeyi bir başka canlıda gerçekleştirirsiniz. Yani küçük canlı bir parçayı bir ana gövdeye yerleştirmek için yontuyor, kesiyor, yapıştırıyorsunuz ve bu cerrahi işlem sonrasında onu besleyip büyütüyorsunuz.
Bağlarda ve meyve fidanlarının üretiminde uygulanabilecek birçok aşılama tipi var; ama en çok tercih edilenleri kalem ve göz aşılarıdır. Bu aşıları seçerken de üreteceğiniz bitkinin durumu çok önemlidir. Küçük meyve fidanlarını üretip, sonra da inanılmazı elde etme niyetindeyseniz, göz aşılarını kullanmanız gerekiyor. Ama yaşlı bir ağacınız varsa yani anacınız oldukça kalınsa ve böyle bir bitkiye aşılama yapacaksanız kalem aşılamasını seçmeniz gerekiyor. Anaca göz aşısı yaparken mevsim çok önemli, elbette bu durum kalem aşılamaları için de geçerli. Yani aşılamada zaman hep çok önemli bir unsurdur. Aşılayacağınız bitkiye göre aşılama değişik mevsimlerde yapılıyor; ama rüzgarlı, kıralığı ya da yağmurun sürekliliğini koruduğu günlerde aşılama yapmak birçok olumsuzluğu hatta sonuçsuzluğu beraberinde getiriyor. Bu da aşılamanın “püf” noktalarından birisi.
Göz aşıları, yapıldıkları zamana göre sürgün ve durgun aşılama olarak iki farklı yöntemle uygulanıyor. Sürgün göz aşısına “yaprak aşısı” da deniyor. Bu aşılamada göz anaca takıldığı yol uyanıyor ve aynı yol sürgün vermeye başlıyor. Bu durumda uzmanlar bulunduğunuz yere göre mayıs ayının sonuyla haziran ayının başlarında aşılamayı yapabileceğimizi ve Temmuz ayına kadar devam edebileceğimizi Söylüyorlar. Durgun göz aşısındaysa durum biraz daha farklı. Kış ayları çok soğuk geçen bir yerde yaşıyorsanız, göz aşısının durgun olanını seçmeniz gerekiyor. Aşınızı yazın son günlerinde yani Ağustos ve Eylül aylarında yapıyorsunuz. Anaç üzerine taktığınız göz aynı yıl tutuyor; ama kışa girdiğiniz için sürgünler uyanmayıp, ilkbaharı bekliyorlar.
Göz aşıları, zamana göre sınıflandırılabildiği gibi, yapılış biçimlerine göre de anılıyor. Örneğin meyve fidanı üretiminde T göz aşısı yapılırken, asma bitkisi gibi yerinde aşılama yapılması gerekenlerde –yongalı göz aşısı-uygulanıyor. Dahası da var. Ceviz gibi sert ve girintili çıkıntılı kabuğa sahip meyve veren ağaçlara –yama göz aşısı- yapılıyor.
T Göz Aşısı

T göz aşısı genellikle meyve fidanlarında 0, 6- 2,5 cm çapında, ince ve kolaylıkla kabuk veren anaçlara uygulanır. Gözler de, anaçların toprak yüzeyinden 5-25 cm yüksekliğine, kabuğun düzgün bir yerine, aynı yönde takılmalıdır. Bu durumda T göz aşısı uygularken önce anacın kabuk kısmında en çok 2,5 cm lik bir kısmını çiziyorsunuz. Sonra buna dik olacak biçimde bir çizik daha yapacak ve T şeklini oluşturacaksınız. Sıra çizdiğiniz T’nin uç kısımlarını dışarıya doğru kaldırmaya geldi.
Burada anacın kabuk verme döneminde olmasına çok dikkat edin. Ağacın canlılığını sürdüğü ve iyi sulandığı bir dönemdir bu.
T’nin anaç kısmına uygulamanızı şimdilik bir kenara bırakıp, gözün hazırlanmasına geçelim. Göz, bir tane yaprağın koltuğundaki tomurcuğun üzerinden aşı bıçağımızla bir çizgi çekmemizle başlar. Sonra kenarından da bu çizgiyi oval biçimde çevreler, elimizle hafif bastırarak gözün olduğu bu küçük parçayı kopartırız. Koparttığımız bu parçayı da hemen anacın üzerindeki T’nin içerisine yerleştiririz. Bu aşılamada önemli olan nokta, dik olarak kestiğimiz kısmının T ile tam olarak çalışmasıdır ki, bu durumu şöyle de ifade edebiliriz.
Anacın üzerinde açtığımız dikine enine çizgiyle gözün üzerinde kestiğimiz noktanın tam olarak birbirine temas etmesi mutlaka gerekir. Bu gerekliliğin nedeni de kaynaşmanın tam bu noktadan olmasıdır. Anacı ve gözü birbirine temas ettirdikten sonra dış kısımdan onları herhangi bir materyalle bağlamamız gerekir. Bu materyal faya ya da son zamanlarda geliştirilen bazı sentetik malzemelerdir. Bu bağlamaya ya da sarmayla su kaybını önleriz ve iki ayrı bitkinin tam olarak temasını sağlamış oluruz. Artık aşımız tamamlandı ve bize tutmalarını beklemek düşüyor. Peki yaptığımız aşılamanın başarısını nasıl anlayacağız? Başarımızın anahtarı, yaklaşık 3-4 hafta sonra elimize geçer. Hani gözün dip kısmında bir yaprağın sap kısmı duruyordu ya, işte bu sapa dokunduğumuz zaman düşüyorsa, yani kurumuşsa aşımız tutmuş demek. Ama düşmüyorsa, yumuşak gibiyse, çürümüş gibi kalmışsa bu durumda aşımız tutmamıştır.
Aşı tuttuktan sonra bağladığımız rafya benzeri materyali açmamız gerekir. Artık ağacımız aşılama yaptığımız yerden, eğer sürgün dönemindeyse, sürgün vermeye başlayacak yani yeni çeşide ait sürgünler çıkmaya başlayacak. Bir yaprak tomurcuğu girdiği ağacın ürünüymüşçesine fışkırmaya başlayacak. Ona o özelliği verende siz olacaksınız.
Eğer aşılama yaptığınız ağaç yetişkinse, bu sürgünler hemen o yıl içerisinde çiçeklenir ve yeni çeşidin meyvesini verir. Ama küçük fidanlara, 1-2 yaşındaki genç fidanlara aşılama yaptıysak en az 3-4 yıl sonra yeni çeşidin meyvelerini verecektir. Yani siz o meyveleri yiyebilmek için biraz beklemek durumundasınız. Beklemeyle geçirdiğiniz bu dönemi bilim insanları gençlik kısırlığı olarak adlandırıyor. Fidanın meyve vermeye başlayacağı yıla kadar geçireceği dönem verimsiz dönem. Bu dönem, Antep fıstığı, ceviz gibi bazı meyve ağaçlarında da 7 yıla kadar uzayabiliyormuş.
T aşısının bir diğer tipi de ters T aşısı. Bu aşılamada, anaca açtığımız çizgilerde farklılık söz konusu. Enine açtığımız yarığa dik olarak çizdiğimiz çizgi bu kez üstte değil altta olacak bu aşı biçiminde.
Yarma göz aşısı da en çok ceviz ve kestane ağaçlarına uygulanan bir aşılama yöntemidir. Anacın üzerinden önce tam bir kere ya da dikdörtgen parçayı kesip çıkarıyorsunuz. Sonra yeni çeşitten, tam bu çıkarılan parçaya uyacak büyüklükte, üzerinde göz bulunduran bir parçayı alıp bu kısma monte ediyorsunuz. Yarma aşıda en önemli hususlardan biri sarma işlemidir ki bu işlemin iki önemli fonksiyonu olduğu belirtiliyor. Sarmayla su kaybını önlüyor gözün tam olarak anaca temas etmesini sağlıyorsunuz. Bu aşılamada da aşının tuttuğunu anlamak için dik kısımdaki yaprak parçasına bakmanız gerekiyor. Bu parçanın kuruması, gözün sağlıklı ve tombul yapısının görünür olması, büzüşmüş olmaması gerekiyor.
KALEM AŞILARI

Göz aşılarından başka aşı yöntemleri de var. Siz eğer, benim ağacım artık verimsizleşti, yaşlı ve eskisi gibi değil diyorsanız, onu çeşitlendirerek gençleştirmek elinizde. Bunu da kalem aşılarıyla gerekse dönüştürebiliyorsunuz. Örneğin yaşlı William armut ağacınızı Ankara armut ağacına dönüştürme olasıdır. Bunun için de Ankara armudundan hazırlayacağınız ince kalemlere gereksinimiz var. Bu kalemlerin yaşlı ağacınıza uygulanma tekniğine gelince.
Hani çobanlar ağaç dallarını alıp oturdukları yerde uçlarını yontarak kalem dallar elde ederler ya, siz de aşı bıçağıyla, yeni çeşitten, dip taraflarından, uç tarafı sivri, yontulmuş kalemler yapacaksınız. Bunun için kalemin dip tarafında yaklaşık 45 derecelik verevine bir açıyla ucunu sivrildin ve bu kalemlerin üzerinde en az 3-5 arasında göz bulunmasına dikkat edin. Ancak kullanılacak kalemin tomurcuklarına uyanma başlamış olmalı. Bu nedenle aşı kalemlerini dinleme dönemine alacak, aşı zamanına kadar uygun koşullarda saklayacaksınız.
Her aşamada anaçtaki kambiyum dokularıyla kalemdeki kambiyum dokularının birbirine temas etmesi gerekiyor. Bu iki noktadaki hücreler birleşecekler, yani birbirlerini tanıyıp bağlanacaklar ve aşınız böylelikle tutacak. Kambiyum dokusu, kabuğun altında ama odun kısmının da dışında olan, bölünebilir diğer söylemle merismatik hücrelerden oluşan bir doku. Ağacın dışa doğru genişleyip büyümesini sağlayan bir yapı bu. Bölünebilir olması da bu iki dokunun kaynaşmasını sağlayan faktör.
Aşılamayı en uygun zamanda yapmanız da çok önemli. Kalem aşılarının çoğu ilkbaharda, anaçta su yürümenin başlayacağı dönemde yapılırmış.
Aşılama bittikten sonra, nem kaybını önlemeniz gerekiyor. Bunun için de aşı yüzeylerini aşı macunu adı verilen bir malzemeyle kaplayacak ve sonra bağlayacaksınız. Aşı macunuyla da işiniz bittikten sonra belirli bir süre aşılarınıza dikkat edin. Örneğin kalemle de oluşacak sürgünler çok kuvvetli gelişecekleri için kırılmalarını önlemek, bunun için de sürgünleri bağlamanız gerekebilir.
Anacın üzerinde açılan yerlerin tipine göre, kalem aşılarınızın da tipi ortaya çıkıyor. Kabuk, yarma, kakma gibi. En çok kullanılan kalem aşısıysa kabuk aşısı adını alıyor. Buna aynı zamanda kalem aşıları içerisinde uygulanması en kolay olması nedeniyle çoban aşısı da deniyor. Bu aşının uygulanmasına gelince.
Çeşidini değiştireceğiniz ağacın üzerindeki ince dalları kesmeniz gerekiyor öncelikle. Bu dal budama işlemine kabaklama deniyor. Kabaklama işlemini düşünün. Bu budamada ince dallar gider ve yalnızca ana dallar kalır. İşte kabaklamada böyle olacak ve çeşidi değiştirilecek ağaç üzerinde yalnızca ana dallar kalacak. Sonra çapı yaklaşık olarak 25-30 cm olan bu ana dallar üzerinde işlem yapacaksınız. Eğer dalların çapı 30 cm in üzerindeyse bu yöntemle aşılama yapılmaması öneriliyor.
Kabuk aşısında uygulama kabuğun odundan ayrılması bağlı olduğundan bu aşı ilkbaharda, ağaçta büyüme başladıktan sonra yapılıyor. Aşı kalemlerinizse dinlenme döneminde alınanlar olmalı. Her kalem için, dalın ucunda, kabuktan oduna kadar inen yaklaşık 5 cm uzunluğunda yukarıdan aşağıya doğru çizgi halinde bir kesim yapın. Sonra kalemi yerleştirmek için kabuk her iki kenarı boyunca hafifçe kaldırın. Sonra da hazır hala getirdiğiniz kalemleri anaçtaki bu açılan noktalara, kabuk ile odun arasına yerleştirin. Her kalem için ince ve başsız bir çiviyle kalemi anaca çivilemeniz aşı başarınızı arttıracaktır. Kalemleri anaca bağlayabilirseniz de.
Ancak aşı bağının aşıyı boğmaması için bir süre sonra kesilip alınması gerekiyor. Bu işlemler bittikten sonra da aşınızı macunlayacaksınız. Macunlama sayesinde kesilen büyük yüzeyden meydana gelecek su kaybını önleyeceksiniz. Bu macunu, pazarlarda kolaylıkla bulabilirsiniz. Isıtıldığı zaman eriyor, sıcaklık düştüğü zaman da macun kıvamına dönüşüyor.
Unutmayın kalem aşılarının durgunu olmaz. Yani aşı yapıldıktan sonra hemen o yıl içerisinde kalemlerdeki gözlerin sürmesi bekleniyor. Zaten sürgün yoksa aşınız da tutmamış demek.
Kalem aşılarının yarma ve kakma gibi türleri olduğunu da vurgulamıştık. Bu aşılar da değişik bitki türlerinde, anaçlara göre değişiyor. Birbirlerine olan farklılıkları da kalemin ve anaçta açılan yerin şekline göre oluşuyor. Örneğin çoban aşısında kabuğu kaldırıyorduk, daha kalın dallara yapacağımız uygulamadaysa, yani kabuğu kolayca kaldıramadığımız dallardaysa anacın tam orta yerinden aşağıya doğru balta gibi bir aletle yarık açmamız gerekiyor. Bu yarıkların içerisine kalemler yerleştiriliyor. Yarma aşı denilen bu uygulamanın yanı sıra oyuk açma durumunda kalıyorsak bu da kakma aşı yapmamızı gerektiriyor.
İlk başlarda yapacağınız aşılamalarda tutma oranı oldukça düşük olabilir. Ayrıca günde birkaç aşılama ancak yapabilirsiniz. Bu durum canınızı sıkmasın. Aşılamayı öğrenip, ustalaştıkça günde yüzlerce uygulama yapabileceksiniz. Ayrıca %90-95 arası başarı elde edebileceksiniz.
Aşılama ile ilgili daha detaylı yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.
Kaynak: Bilim ve Teknik Dergisi simurg_tuana20.10.2012, 20:56
