Biliyor musunuz?,  Doğanın Enleri

DÜNYANIN EN KURAK BÖLGESİ: ORTADOĞU

Su dağılımının adaletli olmadığı bir dünyada yaşıyoruz. Ortadoğu coğrafyası bu adaletsizlikten payına düşeni fazlasıyla alıyor.

Dünyanın yüzde 41’i ya çöl ya çölleşme sürecinde. Yaklaşık 2 milyar kişi (3 kişiden biri) suyun çok ama çok az bulunduğu bölgelerde yaşıyor. Ürdün, İsrail, Filistin … Dünyanın en kurak bölgesindeki bu üç ülke de suyla ilgili bütün endişelerin somutlaştığı yerler.

Ürdün Dünyanın Yeni Yedi Harikası’ndan biri seçilen Petra antik kenti

Ürdün’ün en önemli tarihi zenginliği. M.Ö. 400 ile M.S. 106 yılları arasında Nebatiler’e başkentlik yapan kent M.S. 400’lerde gözden düşmüş ve terk edilmiş. Dünya Kültürel Mirası listesinde olan Petra, tamamen kayaların içinde oyulmuş etkileyici bir kent. Su yokluğuna rağmen çölün ortasına kurulmuş olan bu şehrin benzeri yok.

Petra Antik Kenti

Petra, geçmişte önemli bir ticaret merkeziydi. Kervanlar Arabistan’dan yola çıkıp Akdeniz’e doğru ilerlerken burada mola verirlerdi. Bu insanlar su ekonomisi konusunda çok başarılıydılar, Petra’da neredeyse SUSUZ yaşadılar. Onlardan alınacak en önemli ders bir halkın az suyla da yaşayabileceği. Bunun koşulu suyu dikkatli tüketmek, kollektif kullanımı benimsemek ve dayanışma gösterebilmek. Aradan geçen bunca zamana rağmen hala binlerce çocuğun içme suyu ve sağlık hizmeti yokluğundan ölüyor olması modern dünya için büyük bir ayıp.

Ürdün’ün başkenti Amman 1920’li yıllarda kurulmuş. Önceleri 4 bin nüfuslu bir köyken, şimdilerde 2 milyonu aşkın nüfusuyla büyük bir kent. Ülkenin yarısı burada yaşıyor ve halkın ortak tek bir derdi var: Su. Bir Ammanlı bir Amerikalının 15’te biri kadar su tüketiyor. Bu miktar her sene nüfusun artışıyla biraz daha azalıyor. Amman’da su musluktan haftada sadece bir gün akıyor. Halk tankerlerle dağıtılan suya azımsanamayacak miktarda para ödüyor. Üstelik bu suyu içmek mümkün değil.

SAHTE BOLLUK LAS VEGAS

Çölün ortasında yoktan var edilen bir şehirde suyun bu kadar bol olması pek çok kişiye hayranlık uyandırıcı gelebilir. Ancak gerçekler oldukça farklı.

Mojave çölü, ABD’nin en güvenli eyaleti Nevada’nın güneyi… Burası, yılda 200 milimetre küpün altında yağış yağıyor. Tepedeki güneşin yaydığı sıcaklık alışık olmayanlar için boğucu. İşte böyle bir dekorun içinde dünyanın en etkileyici sehirlerden birisi olan Las Vegas yükseliyor.

Mojave Çölü

Amerika’nın en hızlı büyüyen kentinin, nüfusu şimdilik sadece 1.5 milyon. 10 yıl sonra nüfus ikiye katlanacak. Demografik patlamaya yıllık 40 milyonu aşan turist sayısı da eklenince su daha büyük bir problem haline gelecek. Oysa burada su hiç düşünmeden harcanıyor. Sırf gösteriş uğruna için milyarlarca metreküp içme suyu tüketiliyor. Peki ama nereye kadar? Ne zamana kadar? “Günahlar Şehri”nin susuzluğu dinmeyecek mi?

Las Vegas’ta kullanılan suyun 4’te üçü bahçelerde, parklarda ve şehirdeki 50 golf sahasında kullanılıyor. Bu da, Las Vegas’ın en büyük handikabını derinleştiriyor. Şehir yüzde 88 oranında Colorado sularına bağımlı. Kente su tedarik eden en önemli kaynak Mead Gölü. Bu suni göl ABD’nin en büyük su havzası. Batı’nın 7 eyaleti suyunu buradan temin ediyor. Suyun bölüşümü yıllar önce bölgeyi uzun süre etkileyen kuraklıktan hemen önce taraflar arasında kararlaştırılmıştı.

Mead Gölü

Bugün Mead Gölü limitlerine ulaştı. 10 senede suları yarıya indi. Gölün seviyesi düşüyor, çünkü imzacı 7 eyalet Colorado nehrinin sağladığı sudan daha fazlasını çekiyorlar.

Las Vegaslı yöneticiler yeni su kaynakları bulmak zorundalar. Şu ana kadar buldukları tek çözüm şehire 500 km uzaklıktan, Nevada’nın doğusundan su getirtmek. Yetkililer bunun için dev bir su tüneli inşa etmeyi düşünüyorlar. Ama bu projenin muhaliflerine göre bölgenin bütün biyolojik çeşitliliği tehlikeye düşecek. Çünkü hem bölgedeki vahşi hayvanlar, hem de bölgeye otlamaya gelen büyükbaşlar bu sudan içiyor. Bu yemyeşil ova bütün vahşi faunanın otlak yeri. Yasal olarak Las Vegas suyun bütün haklarına sahip: Vadiyi sudan mahrum etme ve vadideki yaban yaşamı yok etme hakkına. Yatırımcıları ve turistleri kaçırmamak için hemen su bulmak gerekiyor. Oysa sadece ölçülü olarak tüketmek bu vadiyi kurtarabilirdi.

Kaynak: BBC Dünya Raporu

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error

Yazıyı beğendiyseniz sosyal medyada paylaşabilirsiniz.