Biliyor musunuz?

Filler Nerede Yaşar?

Hayvanlar, dünyadaki canlı türlerinin üçte ikisini oluşturuyor. Ancak vahşi faunaya ayırdığımız alan, kesinlikle yeterli değil. Azınlıkta kalan bir grup çevreci yaşam alanları yok olan denizaslanlanı inceleniyor ve insanların hayvan türleriyle bir arada yaşayabilmesinin yollarını arıyor. Bugün dört memeliden biri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Güney Afrika’ya gidip yine vahşi hayvanların yok olmasında en büyük rolü insanların oynadığını göreceğiz. Hem vahşi hayvanların, hem de insanların yaşaması için yeterli yer olması çok önemli. Çünkü ne biz hayvanlar olmadan, ne de hayvanlar insanlar olmadan yaşayabilir. Biyolojik çeşitlilik içindeki tüm türlerin yaşamları birbirine bağlı.

GÜNEY AFRİKA

İnsanoğlunun gezegende vahşi hayvanlara yeterince alan bırakmadığını bir kez daha görmek için Güney Afrika’dayız. Fillerin yaşam alanını gaspettik!

Fillerin Yaşam Mücadelesi

Güney Afrika’daki kwaZulu-Natal bölgesinin kuzeyinde koruma altına alınan bir bölge var: Pongola! İnsan eliyle yapılmış olan 13 bin hektarlık göle dökülmeden önce Pongola nehri, bu koruma alanının ortasından geçiyor. Safari turları, kano maceraları da bölgeyi ziyaret eden turistlerin ilgisini çeken başlıca konular. Pongola’da ayrıca yürüyen bir gergedanı izleyebilir ya da fil izleme programına dahil de olabilirsiniz. Şimdilik… Pongola, aslan hariç, Büyük Beşli olarak adlandırılan türlerle su aygırları ve timsahları da barındıran bir alandır. Bölgede şimdiye kadar 350’nin üzerinde tür tespit edildi.

Filler Avlanıyor

Barındırdığı özel türler ve yayıldığı geniş alanla insanlara da turistik olarak hizmet veren Pongola’da buraya kadar her sey yolunda görünüyor. Ancak 150 yıl önce fillerin doğal yaşam alanı olarak bilinen Pongola’da insanlar en çok da dişleri için bu filleri avladılar. Fillerin avlanmasının sebebi olarak; hayvan hastalıklarını bulaştırıyor olmaları gösterildi. Aslında sorun temelde hep aynıydı: Onlarla birlikte yaşamak, aynı toprağı paylaşmak imkansızdı!

Günün birinde koruma alanında olan filleri görmek pek çok kişinin rüyasıdır. Filleri bir yerden bir yere taşımak için geliştirilen yeni teknolojiler ve onları uyutmak için bulunmuş yollar sayesinde fil aileleri için şahane bir yaşam alanı yaratma imkanı bulundu.

Bu yüzyılın başında Afrika’daki fillerin sayısı 3 milyon kadardı. Bugün sadece 400 bin tane kaldı.

Filler 20 yıl kadar önce bazı bilim adamları ve çevre hakları savunucuları tarafından Pongola’ya geri getirildiler.

Fillerin Temel Özellikler

Günümüzde sadece üç türünün nesli devam eden filler, yaşayan en büyük kara hayvanlarıdır. Familyalarına air diğer türlerin tamamı yok olmuştur. Bana mamutlar da dahildir. Filleirn ortalama yaşam süresi 50-70 senedir. Yirmi iki aylık süreyle filler en uzun gebelik dönemine sahip hayvanlardır.

Bir fil yavrusu dünyaya geldiğinde 100-120 kg ağırlığa sahip olabilir. Yeryüzünde yaşayan en büyük filin ağırlığı 11 ton olarak kayıtlara geçmiştir. Aslanlar, yavruları ya da zayıf düşmüş filleri avlasa da, aslında filleri avlayan doğal yırtıcılar yoktur. Onları tehdit eden tek şey, kaçak avcılık yapan insanlardır. Fillerin uzun hortumlarında yüz binden fazla kas olduğu düşünülüyor.

Bir Arada Yaşamak

Hayvanlarla insanların bir arada yaşayabilmesi için, fillere hareketlerinin gözlemlenmesini sağlanan sinyal verici kolyeler takıldı. Bu oldukça ince bir operasyon. Sadece bazı Uzmanlar tarafından yapılabiliyor.

Helikopterle filin yeri tespit ediliyor. Yapılacak ilk is, 5 tonluk bu doğa gücünü güçlü bir uyku ilacı taşıyan küçücük bir okçuk ile uyutmak. Yoksa işler kötü gidebilir. Dünyanın en büyük hayvanının, bilim adamlarının gözleri önünde uykuya dalması gerçekten vahşi olup olmadığının sorgulanmasına sebep oluyor. Filler Pongola gölgesinde besleniyor, tedavi ediliyor, denetleniyor ve yaşatılıyorlar. Ancak bu denetim inceleme şansı ne yazık ki yok. Prosesin işleyişi aslında hem zor hem de basit.

Uyuşturulan fil, boğulmaması için hızla yan döndürülüyor. Kulaklarında ise kan dolaşımı fazla olduğu için, vücut ısısının korunması, kulaklar ıslatılarak sağlanıyor. Kulakların ıslatılması, filin iç ısısını dengeliyor. Filin uzun burnu sopalarla desteklenip açık tutuluyor ve almaya devam etmesi sağlanmış oluyor.

Yakından incelendiğinde fillerin derileri, toprak çatlağı görünümüyle, uzaydan çekilen yeryüzü fotoğrafına benziyor, İzleme kolyesi tokabilmek için bes tonluk birini uyutmak pek de kolay bir islem degil. Bir damlası dahi bir insan öldürmeye yetecek kadar etkili olan ilaçlar kullanılıyor. Bu sebeple, filleri izleyen uzmanlar ilaçla temas tehlikesine karşı yanlarında güvenlik nedeniyle daima panzehir taşımak zorundalar.

İzleme kolyeleri hem yetişkin erkeklere hem de dişilere takılıyor. Ancak yetişkin erkekler, yetişkin dişileri bulmak için yalnız dolaşır. Dolayısıyla erkeklerin koruma alanından kaçma olasılığı daha yüksektir. Onları yeniden bulabilmek için izleme kolyeleri öncelikli olarak erkek fillere takılıyor.

Son işlen ise tasması taşıyan bir canlı, evcil hayvanların bir temsilcisi gibidir. Tasma evcilliği sembolize eder. Oysa Pongola’da fillere takılan bu tasmalar, onların özgürce dolaşmalarına imkan veren araçlar niteliğinde.

Uzmanlar, tasalardan gelen sinyalleri takip ederek, hemen hemen her gün fillerin nerelere gittiklerini inceliyorlar. Bu gözlemleri tasmalar sayesinden 8-10km çaplı bir alan içinde gerçekleştirmeleri mümkün oluyor. Fillere takılan tasmaların üzerinde elektronik aygıtlar mevcut. Filler bunlara dokunduğunda hafifi bir elektrik çarpması geçiriyorlar. Normal olarak lider dişi fil sadece bir kere bu alete dokunuyor. Ve tecrübesini derhal yavrularla paylaşıyor. Ve o olaydan sonra hiçbir fil elektrikli alete dokunmuyor. Yani bu kolyelerin başarısının altında fillerin güçlü hafızasının varlığı yatıyor. Kolyeler 3 yılda bir değiştirililiyor

Filler bölgede düzenli çiftleşerek ürüyorlar. Ancak ne yazık ki filler için yeterince alan yok. Fillere daha geniş yaşam alanları sağlanması adına, başka koruma alanlarına koridorlar açma planları yapılıyor. Fillerin özgürce dolaşmaları ise tek hedef. Bugün insanların ölü bir filin, canlısından daha değerli olduğunu düşünmesi inanılması güc bir durum. Fildişi ticaretinin yeniden başladığı ve özellikle de bu yetişkin filleri öldürmek için bir servet ödemeye hazır avcıların ortada dolaştıkları düşünüldüğünde, insanoğlunun anlaşılmaz faaliyetleri yine kafaları karıştırıyor.

Yaşam Alanı Mücadelesi

Fillerin serbestçe dolaşması için koruma altındaki bölgenin etrafındaki köylerle de iş birliği yapılması gerekiyor. Köylüler filleri çok seviyorlar ve onların varlığından memnun görünüyorlar. Hatta topraklarının bir bölümünü koruma alanına verip hayvanların oralara da girebilmelerini dahi istiyorlar. İnsanların fillere daha fazla yaşam alanı ayrılması çalışmalarını desteklemeleri gerek. Filler Afrika’nın simgesidir. Çitlerin yıkılması, koridorların açılması ve bütün koruma alanlarının birbirine bağlanması için verilecek her destek sadece fillere değil Afrika’ya da yardım edecek. Afrika’da kalan son 400 bin fil çok önemli. Ama hepsine onlan korumak için birer tane elektronik kolye mi takmak gerekiyor?

BBC Dünya Raporu

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error

Yazıyı beğendiyseniz sosyal medyada paylaşabilirsiniz.