PANTANAL BATAKLIKLARI
Biyolojik çeşitliliği korumak doğal ortamları da korumak demektir. Bu bakış açısıyla nemli bölgeler, yani bataklıklar, tam anlamıyla birer biyolojik çeşitlilik cennetleridir. Son yüzyılda insan faaliyetleri yüzünden dünyadaki nemli bölgelerin yarısı ortadan kalkmıştır. Brezilya’daki Pantanal bataklıkları ve faunası da tehdit altındaki bölgelerden biri.

Pantanal, eşsiz ve dünyanın en geniş nemli bölgesidir. Brezilyalıların “kimseye ait olmayan topraklar” dedikleri ücra bir bölge. Yağmur, kasımdan marta dek Paraguay, Bolivya ve Brezilya’ya kadar yayılmış bu geniş ovaya adeta boşalır. Fransa’nın üçte ikisi genişliğindeki bu toprak parçası, yağmur mevsiminde sular altında kalır. Sat, sulak ve toprak ortamı arasındaki bu bölge hatırı sayılır sayıdaki türler için ideal bir yerleşim ve yeniden üreme yeridir. Burası; memeliler, amfibiler, sürüngenler ve balıklar bir cennet bahçesidir. Siyah papağan, kara leylek ve ünlü “mavi tropik papağan in da aralarında bulunduğu 250 kuş türü için bir tapınak.

Pantanal’in nemli toprakları; boa yılanlarının, 60 cm boyunda ve 65 kg ağırlığındaki dünyanın en büyük kemirgenlerinden “kapibara”yı yutuşuna şahitlik etmiştir. Avını öldürmek için önce boğan boa yılanları için asıl zor olan kısım onları yutmaktır. Boa yılanlarının ağızları olağanüstü esnekliktedir. Çenesi alabildiğine genişleyebilir. Boa yılanları pitonların çok yakın akrabasıdır. Dişileri erkeklerden daha büyük ve daha ağır olur.
Jaguar Avları
Pantanal’de hayvanlar düzenli olarak tarihsel asalak yok ediciler tarafından saldırıya uğrarlar. Bu yırtıcılar, avlarını geceleri gözetleyip bulurlar. Örneğin Jaguar. 20 yıl önce jaguar avi yasalarla serbest bırakılmıştı. Bu ardı arkası gelmeyen jaguar avi, yenidünyanın en büyük kedi türünü tehlikeye soktu. Hatta jaguar avcılığı öyle bir yere gelmişti ki, avcıların saygınlığı, öldürdükleri jaguar sayısıyla ölçülüyordu. Ancak çoğu günümüzde avcılığı bıraktı. O dönemlerde jaguar avı için safariye giden turistler ise, jaguarlar dışında önlerine çıkan her şeyi öldürmeye başladılar. Geyikler, karıncayiyenler, bazen büyük kuşlar ve Pantana’nın sembolü olan jadiruslar hep bu hevese kurban giden türler arasındadır.
Jaguarların yok oluşunu önlemek gerek. Bunun için bazı gönüllüler Pantanal bölgesinde yakaladıkları jaguarları elektronik pirelerle incelemeye başladıysa da, asıl çare yine insanda ve kaçak avcılığı durdurmak yine insanın elinde. İnsanlar kendilerine tarım alanı yaratmak ve sığırlarını barındırmak için çevresindeki alanları temizliyor. Dolayısıyla her geçen gün, ormana daha çok yaklaşarak jaguarların yaşam alanlarına girmiş oluyorlar. Böylece jaguarla insan daha sık karşılaşıyor.
Pantanal Toprak Savaşı
Tarıma elverişli ve nemli Pantanal toprakları, biyolojik çeşitliliğin içindeki canlı türlerinden hayvanlar kadar insanların da yaşamak için tercih edeceği bir bölge olmuştur. Bunun sonucunda da, yaklaşık üç yüzyıldır insanlar ve doğa Pantanal toprakları için çekişme halindedir.
Diğer Nemli Bölgeler
Dünya ölçeğinde; Botswana’daki Okawongo deltası veya Tuna deltası gibi Pantanal benzeri birçok nemli bölge bulunur. Zengin hazineler gizleyen bu bölgeler; ekolojinin sembolleridir. Bu bölgelerde, türlerin zenginliğini, aralıksız süren bilgiyi ve aynı zamanda ekosistemin derin kırılganlığını bir arada görmek mümkündür.
Dev Çay Plantasyonları
İnsan türü, 2 milyon tanımlanmış resmi türden sadece biridir. Ormanlar da tanımlanan canlı türler arasında sayılmalıdır. Vahşi yaşamın biyolojik çeşitliliği içindeki yolculuğumuza başladığımız yere, Kenya’ya geri döndüğümüzde Kéricho tepelerindeki dev çay plantasyonlarının insanlar tarafından yerleşim amacıyla ormansızlaştırıldığını görürüz.
Kakamega Ormanı

Kenya’nın tropikal ormanlarının son bölümüne gelindiğinde ise, ilk önce bu ıslak tropikal ormanlarda dünya fauna ve florasının yarısının yaşadığını belirtmek gerek. Bu bölgedeki biyolojik çeşitlilik inanılmaz düzeydedir. Kenya’nın batısında bulunan ve nüfusun basıncıyla tehlike altında olan Kakamega ormanını kurtarmak için bölgede bazı dernekler çalışmalar yürütüyor. Derneklerin en önemli amacı ise insanı, hayatı bütün çeşitliliğiyle korumaya ikna etmek. Kakamega ormanı çevresinde yaklaşık 200 bin kişi yaşıyor. Dolayısıyla 40 yıl içinde ormanın yarısı yok olmuş durumda. Bölgedeki ormansızlaşmanın ana nedeni ise yoksulluk. Bölgede oturanların gelirlerinin önemli bölümü ağaç kömürü gibi orman ürünlerinden oluşuyor. Tek çözüm, burada yaşayanların yaşam koşullarının iyileştirilerek ormana zarar vermelerinin önlenmesi.
Ormanları Nasıl Koruyabiliriz?
Dünyadaki 3 milyar insan için ağaç hala en önemli enerji kaynağıdır. Yani 3 milyar kişi ağaçla ısınıyor ve tencerelerini kaynatıyor. Ormansızlaşma gelişmekte olan ülkeler için ciddi bir sorundur.
Ormanların korunması için insanları daha duyarlı hale getirmenin en etkili yollarından biri ise kuşkusuz, işe çocuklardan başlamak. Çünkü bu durum her konuda ve her yerde olduğu gibi anne ve babaları ikna için en etkili yol.
Çocuklara ormanın ve toplumun ormanı nasıl koruyabileceğinin anlatıldığı ve nasıl fide dikip yetiştirebileceklerinin öğretildiği programların sayısı arttırılabilir. Belki böylece gelecek nesillerimizin de sağlıklı ormanlarla yaşama şansı doğar.
BBC Dünya Raporu
