
Polen nedir, polenin önemi ve faydaları
Tanımı
Polen, bal arılarının gelişimleri, üremeleri ve kovandaki faaliyetleri sürdürebilmeleri için gerekli bir besindir. Ayrıca çeşitli böcek, kuş, yarasa ve diğer bazı memelilerin de poleni beslenmelerinde kullandıkları bilinmektedir.
Tarihçesi
Bal arılarının bir çiçekten diğerine polen transfer etmesi, 1750’li yıllarda Arthur Dobbs tarafından keşfedilmiştir.
“Polen” kelimesini ilk olarak 1760 yılında İsveçli botanikçi Linne kullanmıştır. Latince’de polen “ince toz, un” anlamına gelmektedir.
Nektar ve polen toplayan arılar, çiçekli bitkiler ile aynı zamanda evrimleşmişlerdir. Arılar bir çiçekten diğerine polen transferi yaparak bitkilerin tozlaşmasını sağlamaktadır. Öte yandan polenleri peteklere depo ederek kendilerine protein, gerekli mineral ve vitaminleri sağlamışlardır.
Eski zamanlarda polenin, Yunanlılar, Mısırlılar, Persler, Çinliler ve Amerika yerlileri tarafından yenildiği tahmin edilmektedir. Ancak polen kullanımına ilişkin oldukça yetersiz kaynak bulunmaktadır. Bilinen en erken kayıtlarda, polenin İspanya’da, Arap ve Yahudi doktorlar tarafından ilaç olarak kullanıldığı bulunmuştur. Mısır Sultanlığı’nda yahudi bir doktor olan Maimonides (1135–1204), yatıştırıcı bir tonik olarak tavsiye etmiştir. 1200‘lü yılların başında Ibn el-Beithar bir afrodizyak ve aynı zamanda mide, bağırsak ve kalp için yararlı olarak tanımlamıştır.
Fiziksel Özelliği
Polenlerin çok çeşitli şekilleri mevcuttur. Yuvarlak şeklin çeşitli biçimlerini sergilerler ve boyut olarak büyüklükleri minimum 6mm‘den maksimum 300mm’ye kadar ulaşabilmektedir.
Polenin, şekli ve rengi bitki çeşidine göre değişiklik göstermektedir. Aynı familyaya ait olan farklı bitki türlerinin bile şekli ve rengi birbirinden farklı olabilmektedir.
Polen renk çeşitliliği konusunda, özellikle son yıllarda çalışmalar yapılmaya başlanmış olup, renk katalogları oluşturulmuştur. Bu kataloglar incelendiği zaman renk çeşitliliğinin sarıdan siyaha, mordan maviye, yeşilden kırmızıya birçok renkte ve farklı tonda olduğu gözlenmektedir. Polene bu renkleri veren renk maddeleri karotenoidler olup, polende klorofil bulunmaz.
Polen, ekzin ve intin olarak iki koruyucu tabaka ile çevrili canlı bir yapıdır. Ekzin sporopolenin olarak adlandırılan bir maddeden meydana gelmiştir. İntin ise yarı geçirgen bir tabaka yapısındadır. Ekzinin yapısı milyonlarca yıllık fosil formlar üzerinde bile varlığını devam ettirebilen çok dayanıklı karmaşık bir yapıdır. Bu yapının sindirimi çok zordur veya çoğu zaman olanaksızdır.
İçeriği
Arılar tarafından toplanan polen yüksek protein içeriği ile karakterizedir. Polendeki protein içeriği %7’den %40’a kadar değişiklik göstermektedir. Hem elle hem de arıların topladığı polenlerde genellikle total ham protein miktarı çeşitli bitki türlerinde değişkendir.
Total Yağ İçeriği
Polenin çeşitli bölümlerinde lipit materyali lokalize olmuştur. Çoğunda yapışkan viskoz yağ tabakası ekzini kaplamıştır. Gerçekte, ekzin ve intin tabakalarında, uzun yağ asidi zincirlerinin, alkollerin ve mumlu esterlerin bulunduğu bildirilmiştir.
Polendeki yağ miktarı kuru örneklerde ektraksiyondan önce ve sonra farklı olarak belirlenmiştir.
Mineral İçeriği
Polenin mineral kompozisyonu sadece bitki kaynağına bağlı değildir. Toprak, coğrafik köken gibi büyüme koşullarına da bağlı olmakta ve yüksek derecede değişkenlik göstermektedir.
Besinsel yiyeceklerdeki, yüksek-potasyum(K), düşük-sodyum(Na) oranı bulunmaktadır. Organizmalardaki asit-baz dengesini düzenlemede yararlı olduğu ve hipertansiyonun önlenmesinde ve tedavisinde yardımcı olduğu belirtilmiştir. Polendeki demir(Fe), manganez(Mn), çinko(Zn) ve bakır (Cu) miktarı tohumda ve meyvede bulunandan çok daha yüksek dozdadır. Modern besin araştırmaları iz elementlerin insan vücudunun yaşamsal aktivitesi için hayati önem taşıdığını onaylamaktadır. Örneğin Zn, Fe, Se, Cu ve Co ortaklığı birçok hastalığın kontrolünü ve bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlar. Ayrıca yabancı organizmaların faaliyetlerinin önlenmesinde önemli bir rol oynayabilmektedir.
Mineral miktarının fazlalığı, bal arıları için toksik olabilmektedir.
Herbert and Miller-Ihli, (1987)’in belirttiğine göre, polende potasyum(K), magnezyum(Mg) ve kalsiyum(Ca) mineralleri önemli miktarlarda bulunmaktadır. Manganez(Mn), çinko(Zn), bakır(Cu) ve demir(Fe) mineralleri daha az miktarlarda bulunmaktadır.
Arılar için Önemi
Bal arıları poleni kendilerine protein, yağ asidi, lipid, sterol, vitamin, mineral, karbonhidrat gibi besin kaynaklarını sağladığı için kullanır.
Polen, koloni populasyon büyüklüğüne bağlı olarak, koloni içerisinde bal gibi yeterli miktarda ve peteklerde depolanmış olarak bulunmalıdır. Polenin yetersiz olduğu durumlarda koloninin yavru geliştirmesi mümkün değildir. Ergin duruma gelen 3-6 günlük işçi arılar, yaşlı larvaları bal ve polenle beslerler. Genellikle 10 adet orta büyüklükte polen yükü bir bal arısını yetiştirmeye gerekli olan protein gereksinmesini karşılayabilmektedir. Kuvvetli bir koloninin bir yılda yavru yetiştirmesi için gerekli protein gereksinimi yaklaşık olarak 2 milyon polen yükü (20 kg polene eşit) ile sağlanabilmektedir.
Genellikle bal arıları farklı bir düzende polen toplamaktadır. Bu polenlerden besinsel içeriği zengin olmayan polenler ile besin değeri yüksek olan polenleri karıştırarak tüketmektedir. Bazı bölgelerde ve yılın belirli zamanlarında bal arıları, sadece bir veya iki çeşit polen toplayabildiğinden, bu durum arılarda besin eksikliğine sebep olabilmektedir.

İnsanlar için Önemi
Arıların topladığı polen, insanların tüketiminde protein kaynağı olarak düşünülmektedir. Bu polenlerin insan tüketimi için kullanımı, tuzak yöntemlerinin gelişimine bağlı olarak gelişmiştir.
Arının topladığı polen, rüzgâr ile yayılan ve tozlaşan bitki poleni ile karıştırılmamalıdır. Bu polenler alerjilere neden olabilmektedir. Arıların topladığı ise daha ağır ve daha yapışkandır. Entomofili veya “böceklerin arkadaşları” olarak adlandırılmakta ve nadiren alerji semptomlarına neden olmaktadırlar.
Yapılan araştırmalar, polenin proteince zengin, yağ oranı düşük, mineral ve vitaminlerce zengin olduğunu göstermektedir. Yaklaşık bir çorba kaşığı polenin insan vücudu için gerekli minimum amino asit ihtiyacını karşıladığı bildirilmiştir .
Besin Değeri
Polen, lahana, domates, elma, biftek, tavuk, buğday ve fasulye olmak üzere toplam 7 ürünün besin içeriğiyle karşılaştırılmıştır. Besin değeri karşılaştırılan yiyeceklerin hemen hepsinden daha yüksek düzeydedir. Protein içeriği bakımından polen 2. sırada olup, tavuk etinden sonra yer almaktadır.
Araştırmacılar arı poleninin, bağışıklık sistemini güçlendirdiğini, X ışınlarına karşı dirençli kıldığını, antibakteriyel ve antiviral özelliklere sahip olduğunu, özellikle ciddi hastalıklara neden olan mikroorganizmalarına karşı belirli bir antibiotik özelliğinin varlığını saptamışlardır.
Polen, ayrıca vücudu gençleştirip, organları ve bezleri uyararak, yaşama direncini yükseltir ve yaşam süresini uzatır. Sürekli olarak alınabilir olması, göze çarpar bir enerji artışına neden olur. Polen, dünya atletleri arasında favori bir besin maddesi olarak tüketilmektedir. Bu durum performans kalitesini yükseltmesi ve sürdürmesi ile ilgilidir. Ayrıca polen alerjisi olan çocukların tedavisinde ve prostat hastalarında da kullanılmaktadır.
Polenin başlıca kullanım alanı bir besin maddesi olarak değerlendirilmesidir. Evcil hayvanların ve laboratuvar böceklerinin yemlerine eklenen polenin büyüme hızını artırdığı, sindirimi kolaylaştırdığı ve daha sağlıklı bir görünüm kazandırdığı ifade edilmiştir.
Polen insanlar tarafından günlük olarak protein, vitamin ve mineral madde gereksinimini karşılamak için doğrudan doğruya kullanılabilir. Çeşitli araştırmacılar tarafından polenin boş mideye, öğünlerden 15–20 dakika önce alınması tavsiye edilmiştir. Yaygın yetişkin dozu günde 3-4 kez yaklaşık 450-580 mg’dır. Ayrıca kekler, haplar, kristal granüller, jeller, şuruplar içine konarak da pazarlanmaktadır. Böylelikle polen kullanılarak elde edilen ürünler hem ülke ekonomisi hem de insan sağlığı açısından oldukça faydalı olmaktadır.
Toplanması, İşlenmesi ve Depolanması
Polen toplama zamanı, koloninin gelişimi açısından önemlidir. Bazı koşullarda toplama şekli, zamanı ve yöntemi, kolonilerin gelişimine ve dolayısıyla bal verimine etkide bulunabilmektedir.
Polen üretiminde çok değişik yapıda tuzak (trap) modelleri geliştirilmiştir. Genellikle tuzak tiplerinin çalışma prensipleri aynı olup yapısı ızgara levha ve çekmece kısımlarından oluşmaktadır.
Kovanın uçuş deliğine monte edilebilen; arıların içinden geçtiği yuvarlak şekilde delikli ızgara sistemi tuzaklar polen toplamada en uygun ve en pratik olanlarıdır. Kovana polen yükü ile dönen arıların arka bacakları bu ızgara levhaya takılmakta ve yükleri çekmeceye dökülmektedir.
Polen tuzakları, arıların yoğun olarak topladıkları günün erken saatlerinde ve günde en az 100 g polenin getirilebileceği uygun koşullarda kurulmalıdır. Koloninin günlük getirebileceği miktarı ergin arı populasyonuna, arıların toplama isteğine, bitki kaynağının zenginliğine ve türüne göre değişmektedir.
Polen, protein bakımından zengin bir besin kaynağı olduğu için uygun depolama koşullarının sağlanması gerekir. Taze polen, herhangi bir işlem yapılmadan oda sıcaklığında depolanması sonucu birkaç gün içerisinde besin değerini kaybetmektedir. %10’dan daha az (genellikle %5) nem içeriğinde 45°C’den az bir sıcaklıkta kurutulup güneş ışığından korunursa, oda sıcaklığında aylarca saklanabilir. Aynı polen 5°C’de bir yıllığına veya -15°C’de birkaç yıllığına besin değerini kaybetmeden derin dondurucuda saklanabilir. Güneş ışığı, örneğin UV, radyasyon, polenin besin değerini yok etmektedir. Bu nedenle kuru polen, koyu cam kaplarda ve karanlık soğuk yerlerde saklanmalıdır.
Kurutulan polenler satışa çıkarılmadan önce içerisindeki yabancı maddelerden temizlenmesi için elekten geçirilmesi gerekmektedir. Ayrıca havalandırma sistemi çalışan bir elektrikli fırında 30–35°C’de 5–6 saat tutularak da kurutma yapılabilmektedir. Bu şekilde kurutulan polenler hava geçirmeyen cam veya metal kaplar içinde 1–2°C’de ve %25 orantılı nemde saklanmaktadır. İstenilen şekilde kurutulan polen yükleri parmaklar arasına alındığında kırılarak küçük parçalara ayrılmamalı, sıkıştırıldığı zaman da birbirine hamur gibi yapışmamalıdır.
Hava etkisiyle kurutulan iki yıldan sonra besleyici değerini önemli ölçüde kaybetmektedir. Polen, oda sıcaklığında saklanmadan önce, 24–48 saat dondurularak, polene zarar verebilecek böcek ve akarlara ait yumurta ve larvalar yok edilmelidir.
Kaynak : http://www.tab.org.tr/polen
